İslam dünyası bugün, zamana köprü kuran büyük bir mirası yeniden hatırlıyor. Hicri 1447 yılına adım atan milyonlarca Müslüman, Hz. Muhammed’in hicretiyle başlayan bu kutlu zaman diliminde geçmişle bağ kuruyor, geleceğe dair umutlar tazeliyor. Hicri yılın ilk günü, sadece bir tarih değişikliği değil; inanç, fedakârlık ve dirilişin sembolüdür.
Hicret: Sadece Bir Göç Değil, Bir Dirilişin Manifestosu
Hicret, Hz. Muhammed’in ve sadık sahabilerinin Mekke’deki zulüm ve baskılardan kurtularak Medine’ye göç ettiği tarihi olaydan çok daha fazlasıdır. Bu büyük adım, karanlığı yırtan bir ışığın, yeni bir medeniyetin doğumudur. 1447 yıl önce yaşanan bu hadise, bir halkın özgürlük ve inanç uğruna her şeyden vazgeçişinin timsalidir.
Muharrem Ayı Başladı: Aşure Günü 5 Temmuz’da
Hicri yılın ilk ayı olan Muharrem başladı. Bu ay, manevi derinliği yüksek, sabır ve teslimiyetin en çok hissedildiği dönemlerden biri olarak görülüyor. Müslümanlar bu ayda oruç tutarak ve aşure dağıtarak geçmişin izlerini bugüne taşıyor. Özellikle 10. günü olan Aşure Günü, 5 Temmuz Cumartesi günü idrak edilecek. Bu özel gün, hem Kerbela’nın hüznünü hem de birlik ve beraberliği hatırlatıyor.
Diyanet’ten Anlamlı Mesaj: “Zaman Eşsiz Bir Nimet”
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, hicri yılın başlaması vesilesiyle yayımladığı mesajda zamanın kıymetine dikkat çekti. Erbaş, Kur’an-ı Kerim’de zamana yemin edilerek dikkat çekilen bu kutsal nimetin, insan hayatında ne denli önemli olduğunu vurguladı. Yeni bir yıla girerken zamanın daha iyi yönetilmesi gerektiğini belirten Erbaş, hicretin sadece geçmişe ait bir olay değil, bugün de insanlara ilham veren bir başlangıç olduğunu ifade etti.
Peygamber’in İzinde: Medine’nin Yeni Başlangıcı
Hz. Muhammed’in hicreti, yalnızca bir göç değil; bir halkın kendi kaderini yeniden yazma girişimidir. Mekke’deki ağır baskı ve zulüm ortamından ayrılarak Medine’ye hicret eden Müslümanlar, orada sadece yeni bir şehir kurmadılar; adaletin, özgürlüğün ve inancın hâkim olduğu bir toplum inşa ettiler. Bu tarihî yolculuk, her yıl Müslümanlara kendi iç yolculuklarını hatırlatma vesilesi olmaya devam ediyor.
Bugünün Hicreti: Kalpten Kalbe Yolculuk
Bugünün insanı için hicret, fiziksel bir göç değil; ruhsal bir dönüşümdür. Nefsin esaretinden kurtulup maneviyatın rehberliğine geçiştir. Hicri yıl, bu anlamda bireylere geçmişten ders çıkararak yeni bir yaşam düzeni kurma fırsatı sunuyor. Her yeni yıl, geçmişteki hatalardan ders çıkarıp daha adil, daha vicdanlı bir yaşam kurma çağrısıdır.
İslam Medeniyetinin Kökleri Hicrette Saklı
Hicretle birlikte temelleri atılan Medine İslam toplumu, bugün modern dünyanın hâlâ ihtiyaç duyduğu pek çok değerin uygulandığı bir örnek olmuştur. İnsan hakları, özgürlük, adalet ve kardeşlik gibi değerler hicretin ruhunda gizlidir. Bu değerlerin yeniden hatırlanması, çağımızın krizlerine karşı bir reçete olabilir.
Zamanla Yarış: Takvime Değil, Anlama Odaklan
Ali Erbaş’ın da vurguladığı gibi, takvim değişiminden öte önemli olan, zamanın farkında olmaktır. Hicri yılın başlangıcı, saatleri değil, hayatı yeniden düzenlemek için bir fırsattır. Bu dönemde bireyler, hayatlarını gözden geçirip yeni kararlar alarak içsel bir hicrete çıkabilir.
Kerbela’nın Hüznü, Muharrem’in Sessizliğinde
Muharrem ayı aynı zamanda Kerbela’da şehit edilen Hz. Hüseyin ve yoldaşlarını anma zamanıdır. Bu kutsal hatıra, Müslümanların adalet ve doğruluk uğruna fedakârlık yapma azmini simgeler. Aşure dağıtımı gibi gelenekler, sadece birer ritüel değil; bir toplumsal bilinç ve ortak hafızanın yansımasıdır.
Hicri Yıl: Yeni Bir Niyet, Yeni Bir Başlangıç
Her hicri yıl, bir dönüşüm çağrısıdır. Dünyevi kaygılarla boğulan insanlara manevi bir nefes aralığı sunar. Bu yıl da tıpkı önceki yıllar gibi, herkese içsel bir sorgulama, bir toparlanma ve yeniden başlama fırsatı veriyor. Çünkü hicretin özü; yeniden doğmak, yeniden yola çıkmaktır.







